Söyle bana büyükbaba, başka - AlıntıSöz
Kral sordu:
Söyle bana büyükbaba, başka yerden satın aldığınız olur muydu, yoksa sırf kendiniz mi
yetiÅŸtirirdiniz?
Yaşlı adam gülümsedi. Benim zamanımda, dedi yaşlı adam, ekmek satın almak ya da satmak gibi bir günah kimsenin aklından bile geçmezdi. Para diye bir şey de bilmezdik. Herkesin buğdayı kendisine yeterdi.
O halde söyle bana, dedi Kral, tarlan neredeydi ve bu büyüklükteki buğdayları nerede
yetiÅŸtiriyordun?
Büyükbaba cevap verdi:
Tarlam Tanrı'nın bütün topraklarıydı. Nereyi sürersem orası benim tarlamdı. Toprak bedavaydı. Hiç kimsenin sahiplenmediği bir şeydi. İnsanlar bir tek kendi emeklerini sahiplenirlerdi.
İki soruma daha cevap ver dedi Kral. İlki, toprak niçin o zamanlar böyle buğday veriyordu da artık vermiyor? İkincisi, nasıl oluyor da torunun iki koltuk değneğiyle, oğlun bir koltuk değneğiyle yürürken sen kendin hiç değneksiz yürüyebiliyorsun? Gözlerin parlak, dişlerin sağlam; söylediklerin anlasılıyor ve kulağa hoş geliyor. Nasıl oluyor bu böyle? Ve yaşlı adam cevap verdi:
Böyle oluyor, çünkü insanlar kendi çalıştıklarıyla yaşamayı bıraktılar ve başkalarının emeğine muhtaç duruma geldiler. Eskiden insanlar Tanrı'nın kanunlarına göre yaşıyorlardı. Kendilerinin olanla yetiniyor, başkalarının ürettiklerine göz dikmiyorlardı.
Diğer Lev Nikolayeviç Tolstoy Sözleri ve Alıntıları
- Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
- Bazıları hiçbir şeye inanmıyorlar ve bununla gurur duyuyorlar. Diğerleri, kendi menfaatlerine olan ve kitlelere iman görüntüsü altında inanmaya ikna ettikleri şeylere inanır görünüyorlar. Geriye kalan büyük çoğunluk ise kendilerine uygulanan hipnotizmayı iman olarak kabul ediyorlar ve inançsız yöneticiler ve ikna edicilerin kendilerinden istediği her şeye köle gibi itaat ediyorlar.
- İnsan, bir hayvanın can çekiştiğini görünce ürperti duyar. Kendisi -kendi öz varlığı- gözlerinin önünde ölüyormuş, var olmaktan çıkıyormuş gibi gelir.
Ya bu can çekişen, hayvan değil de insansa hemde sevdiği , üzerine titrediği biriyse, o zaman yaşamının sona ermesinden dolayı duyulan ürpertiye üstelik, onun üstünde, ruhu yaralanır, parçalanır. Bu yara vücuttaki bir yara gibi kimi zaman öldürür, kimi zaman iyi olur, ama yinede acır, dokununca acıtacak şeylerden kaçınır. - "Çok öğrenmek isteyen kişinin, çok acı çekmesi gerekir."
- Çünkü, eğer hayat saçmaysa ve ben de akıllı şeyleri çok seviyorsam, o zaman hayatı yok etmeliyiz.
- "Adın nedir senin?" diye soruyorlar. Bir adım olduğunu sanıyorlar. Oysa yoktur adım. Hepsini attım; ne adım vardır, ne yurdum. Ben varım yalnız. "Adın nedir?" İnsan. "Kaç yaşındasın?" Saymadım. İstesem de sayamazdım zaten. Her zaman vardım, her zaman da var olacağım çünkü.
- Ölümü herkeste, yakında kokacak bu cesedi ortadan kaldırmak zorunluluğunun verdiği telaşın can sıkıntısından başka bir duygu uyandırmamıştı.
- "Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama yine de hayattan bir şeyler bekliyordum."
- Üstesinden gelebilirsen arzumun bu dünyada, bu, Tanrı katında bir başarı olur anca. Lakin beceremezsem bunu, yinede zevkle yerine getiririm bu arzumu.
- İnsan anne ve babasız yaşayabilir , fakat Allah olmadan yaşayamaz . / SYF:32